Ana Sayfa/Tag: Marx

Bilimsel Paradigmayı Değiştiren İlişkinlik Kuramı Anlaşılmadan “Aydınlanma” Olanaklı mıdır?

2020-07-18T01:56:44+03:00Yazar: |Kategoriler: Einstein'ın Nesnel İlişkinlik Kuramı, Konuşma Metinleri|Etiketler: , , , , , , , , , , , , , , |

Değişen Çağ ile Kavram İçerikleri de Yenilenir Kant’ın Fenomen ve Numen Ayrımının İrdelenmesi Doğu Başladı Bitirmedi; Batı Ağır Fakat Sağlam İlerledi İlişkisiz Olan Tanımsızdır Nesnel İlişkinlik Kuramı Çağımızın En Devrimci Kuramıdır Bu Kavrayışla Kant’ın Fenomen Olgusuna Yeniden Bakış Hegel, Çıkmazı Nasıl Aştı? Çelişkiden İlişkiye: Relatio, Religare, Relativity Bilmek Bir Şeyin Dönüşümünü Bilmektir Kullandığımız Mantık Yönteminin Güncellenmesi Aydınlanma İçin Zorunludur Hegel’de Doğanın Fiziksel, Kimyasal ve Organik Düzeyde Kavranılması Değişen Çağ ile Kavram İçerikleri de Yenilenir Fizik bilimindeki kavramlardan hareketle, fizik zeminini kullanarak, Einstein’ın ilişkinlik [...]

Dogmatik Bilimsel Tutum

2020-07-04T23:05:04+03:00Yazar: |Kategoriler: Einstein'ın Nesnel İlişkinlik Kuramı, Konuşma Metinleri|Etiketler: , , , , , , , , , , , , |

İpotek Altındaki Akıl Bir Din Olarak Bilim Yaratıcılık Tıkandı, İletişim Çağı “Bilgi”ye Değil “Veri”ye Ulaştığımız Çağ Aydın ile Entelektüel Farkı Beyin de Acıkır Dönemin Fiziği Dönemin Bilinç Biçimlerini Etkiler İlişkinlik Kuramı Aracılığıyla Bilinç Tipimizin Sorgulanması Referans Dizgesi Nedir? Einstein, Freud, Marx Bilincin Yeniden Yapılanmasında Süreç Olgusunu Kavramanın Önemi Eşsüreliliğin Göreliliğini Kavramanın Zorluğu İpotek Altındaki Akıl İç süreçlerin anlaşılması, toplumsal yaşamda karşılaştığımız en önemli hususlardan biridir. Günlük yaşamımızda kendimizden bazı şeyleri isteriz: “Keşke şöyle yapmasaydım!” Öyle yapmamak elimizde mi? İstedik de başarabildik mi? Yapabilir [...]

Acil Barış!

2020-07-17T00:16:47+03:00Yazar: |Kategoriler: Yazılar|Etiketler: , , , , , , , , , , |

Ülkemizde son on yıldır en çok sözü edilen kavram “barış” olmuştur. Giderek de gündemin temel belirleyici özeğine (merkeze) oturmaktadır. Toplumun çeşitli kesimleri, bu konudaki duyarlılığını her fırsatta ortaya koymaktadır. Beyinler, akıllar, düşünceler, duygular bir kavramla bu denli uğraşıyor, tartışıyorsa, o zaman ortada bir sorun var demektir. Çünkü kavramlar, yaşam gerçekliğinden insan usuna yansıyarak oluşurlar. Peki, sorun nedir? İnsanlar “barış” kavramının etik, estetik, edebî vb. entelektüel yapısını mı merak ediyorlar; amaçları düşünsel, sanatsal ufuklarını mı genişletmek? Kuşkusuz değil. Ortada bir gerçek var; o da toplumsal barışın giderek bozulması ve onun getireceği kaosun belirsizlik ve güvensizlik ortamı yaratacağı korkusu. İnsanımızı birbirine [...]

Ekinsel Biçem ve Aydınlanma Sorunu

2020-07-22T02:45:17+03:00Yazar: |Kategoriler: Yazılar|Etiketler: , , , , , , , , , , , , , , , , , |

Ekin, insanın doğa ve toplum ilişkilerindeki üretimlerinin toplamı ve onları kullanma ve nesilden nesile aktarma biçimidir. Ekin, bir toplumun ortak umutlarını, hedeflerini ve geleceğe bakışını da gösterir. Ekinin, insan topluluklarına ortak kimlik kazandırması, toplum oluşturma özelliği, tarihsel süreçte nesilleri birbirine bağlayarak toplumların belleği ve kimlik sürekliliğini sağlaması, toplumların var olabilmesi bağlamında yaşamsal önem taşır. Ekin, insan yaşamına, “ekip biçme” bağlamında, insan topluluklarının toprağı işlemesiyle girmiştir. Bu bir “üretim süreci”dir; doğanın karşısında diğer dirimli varlıklar gibi “edilgin konum”da bulunan insanın kendini aşmasıdır. Kendi yaşamını biçimlendirmeyi eline aldığı bu aşamada, insan, artık kendisini doğa varlığı olma yanında ekinsel varlık olarak üretmeye [...]

Değer Üreten Varlık Olarak Etik İnsan

2020-07-05T01:04:37+03:00Yazar: |Kategoriler: Yazılar|Etiketler: , , , , , , , , , , , , , |

İnsan için ayırt edici birçok tanım vardır; bu tanımlar çeşitli disiplinlerin damgasını taşırlar. Eğer “etik disiplini” söz konusu olursa, o zaman “İnsan değer üreten bir varlıktır” tanımı öne çıkar. Kuşkusuz, insan yalnızca değer üreten varlığa indirgenemez; nasıl ki yalnızca “düşünen varlık”, “eylem varlığı”, “ahlâk varlığı”, “istenç varlığı”, “toplumsal varlık”, “emek varlığı” vb. tanımlarına indirgenemezse. Aslında her indirgeme bir soyutlamanın ürünüdür ve çeşitli disiplinlerin kendi bağlamlarında yaptıkları soyutlamalarla ortaya çıkan insan tanımları insanın bir yönünü ya da bir niteliğini vurgulamaktan başka bir anlam taşımaz. O halde, şunu söylemek yanlış olmaz sanırım: İnsan soyutlamalarla elde edilen tek tek tanımlara ya da [...]

Ütopya

2020-11-20T23:28:46+03:00Yazar: |Kategoriler: Yazılar|Etiketler: , , , , , , , , , , , , |

Antik Yunan’da felsefe, Aristoteles’le sistematik bir bütünlüğe kavuşmuştur. Farklı disiplinler arasında birliği sağlayacak mantıksal bir yöntem uygulanmıştır. Aristo ile birlikte felsefe, düzyazı ile mantıksal ve tözsel tutarlılık içinde ussal bir anlatım kazanmıştır. Aristo öncesi filozoflar ve özellikle ön Sokratikler ise, felsefeyi şiir biçimi ile ifade etmişlerdir. Aristo felsefesi katı cisim felsefesidir; uzayda yer kaplayan bir cismin “şimdi ve burada”ki konumunu, töz ve ilinekler birliği yolu ile ussal kavrama taşımıştır. Antik Yunan’da zaman ritmik bir zaman anlayışıdır, geçmiş ve gelecek zaman kiplerini gerçeklik için kullanmaz. Antik Yunan zaman anlayışı, ritmik döngüsel zamandı. Doğanın döngüselliğine güvenilmiş ve o güven içinde rahat [...]

Anadolu Aydınlanması ve Cumhuriyet – 2. Bölüm

2022-10-10T21:39:59+03:00Yazar: |Kategoriler: Konuşma Metinleri|Etiketler: , , , , , , , , , , |

Türk devrimi normal koşullarda gerçekleşmiş bir devrim değil, İstiklâl Savaşı’nın içinden muzaffer çıkan bir toplumun kendi bilincine varmasıdır. Yani aydınlanma burada edimsel olarak (fiilen) gerçekleşmiştir. İnsanlara aydınlanmayı fikren anlatmak, onları bir eyleme yönlendirmek içindir.Ama Anadolu halkları, bunu ölüm-kalım savaşı üzerinden, yani başka güvenecek kimsesi kalmadığı için kendine güvenerek, muzaffer bir biçimde kendi kazanmıştır. Ben bunu böyle anlıyorum.Kendini yönetmeyi kazanmak, kendini kazanmaktır. Bu artık başkasına ihale edilemezdi. Efendim, tekrar dönüp monarşi olsaydı, olmaz mıydı? Tarihimiz de güzeldi… Hayır, olmazdı. Çünkü İstanbul’u işgal eden İngilizlerle henüz aramızda ateşkes (mütareke) yok, barış yapılmamış ve o zamanki koşullarda düşmanın gemisine binerek ülkeyi terk eden bir padişahtan söz ediyoruz. Bu, [...]

Anadolu Aydınlanması ve Cumhuriyet – 1. Bölüm

2020-12-29T23:27:20+03:00Yazar: |Kategoriler: Konuşma Metinleri|Etiketler: , , , , , , , , , , , |

Aydınlanma döneminden sonra Rönesans ve aydınlanma hareketlerinden sonra da birey ve bireycilik önemli bir şekilde Avrupa dünyasında parladı. Bu bireycilik sorunsalı toplumculukla dengelenmiştir ve birey ve birey olma kalıcı modernitenin temel ilkesi olmuştur. Özgürlük, eşitlik ve dayanışma, üç temel ilke, aydınlanmanın doğurduğu ilkelerdi ve bunların topluma yansıması, toplumda karşılık bulması tabii ki bir devrim niteliğinde olmakla birlikte tarihî bir birikimi de gösteriyordu. Ben, toplum ve teori arasındaki ilişkiyi anlamak bakımından, “değişme yeteneği olmayan toplumlar değiştirilemezler” ifadesini şiâr edinmişimdir; yani keyfî bir irade ile toplumlara istediğimizi yaptıramayız. Nasıl ki doğa karşısında insan iradesi, doğanın dirençlerini doğanın kendi yasaları ile işbirliği yaparak aşabilirse ve kendi için kılabilirse, bu toplum için de [...]