Karşılaştırmalı Doğu ve Batı Estetiği – 2. Bölüm

2020-07-04T23:35:39+03:00Yazar: |Kategoriler: Karşılaştırmalı Doğu ve Batı Estetiği, Konuşma Metinleri|Etiketler: , , , , , , , , , , |

Şizoid Yarılma ve Kolaj Sanatı Picasso “Çirkinin Sanatçısı” Olabilir Mi? Felsefeden Sanata Aristoteles’in Mimesis Kavramı Görünüşü Taklit Değildir Postmodernler Estetiği Neden Yadsır? Şizoid Yarılma ve Kolaj Sanatı Sosyolojinin bize anlattığı, sosyolojiden önce bilmediğimiz soliptik insan; tek tek insan. Bu, sosyolojinin bir önerisi. Gerçekte böyle bir insan yok. Bir toplumsal yapının, kültürel bir ilişkiler ağının içine doğuyoruz. O dili, ortak dili kullanıyoruz. O bizi belirliyor; çevre belirliyor, toplumsal ilişkiler belirliyor. Fakat diyoruz ki “tek insan”. Bu ne demek? İşte, sosyolojinin ileri sürdüğü bu soliptik ben, birey kavramı tasarlanabilir bir şeydir [...]

Yöntem Sorunu

2020-07-04T23:49:46+03:00Yazar: |Kategoriler: Yazılar|Etiketler: , , , , , , , , , , |

En genel olarak yöntem, bir işin gerçekleştirilmesi, bir bilginin elde edilmesi, uygulanması ve çıkan sonuçların değerlendirilmesi için kullanılan yol, yordam olarak tanımlanır. Batı uygarlığında yöntem method olarak terimleştirildi. Antik Yunan’da kanon, örnek ve yöntem olarak kullanılmıştı. Yunan dilinden Arapça’ya, kural ve ilke anlamında kanun diye çevrilmiştir. Ünlü aydınlanmacı Alman düşünürü I. Kant, kanon’u şöyle tanımlamıştır: “Kanon terimiyle, bilgi güçlerinin kullanılışını saptayan önsel ilkelerin topunu anlıyorum.” Yöntem söz konusu olduğunda, onun daha belirgin ve tanımlı kılınması bakımından, “Neyin yöntemi?” ya da “Neyle ilgili yöntem?” diye sorulması gerekir. Bir nesnenin, bir olayın, bir olgunun ve bunlarla olan ilişkinin yöntemi mi? Ya [...]

Sanat Bilimi Üzerine

2020-07-16T03:12:45+03:00Yazar: |Kategoriler: Konuşma Metinleri|Etiketler: , , , , , , , , , , , , , , |

Genellikle Immanuel Kant’a kadar –gerçi antik dönemde Aristoteles’te de vardır ama– ağırlıklı olarak sanat, hep muhayyilenin, hayal gücünün ürünü olarak aklı devredışı bırakan ve hayranlık uyandıran bir süreç gibi anlatılmış, nitekim literatürde de böyle yansıtılmıştır. Ama Kant’tan sonra, özellikle Hegel –onun Kant’a yaptığı eleştiri ile birlikte– “Hayır, sanat yalnızca bizim hayal gücümüzün bir ürünü değildir,” der. Hayal gücü, dış dünya nesnelerinden gelen verileri alıp, onları işleyip sinematografik bir biçimde –rüya gibi– çeşitlendirerek birtakım ürünler ortaya koyabilir, ama aynı zamanda biz aklımızla bu sanat ürünleri hakkında yargıda bulunuruz; yani şu by-pass olan akıl devreye girer. O zaman sanat sadece bir hayal ürünü [...]

Go to Top