Ana Sayfa/Tag: vahdet-i vücûd

Dil ve Dilin Farklı Boyutlarda İncelenmesi – 10. Bölüm

2021-02-12T02:05:30+03:00Yazar: |Kategoriler: Dil ve Dilin Farklı Boyutlarda İncelenmesi, Konuşma Metinleri|Etiketler: , , , , , , , , , , , , , , , , , , |

Kişilik Nerede Parçalanıyor? Algılar Nerede Birliğe Gelir? Müşrik Kimdir? Vahdet-i Şuhûd, Vahdet-i Kusût, Vahdet-i Mevcûd ve Vahdet-i Vücûd “Ayn Sîn Kâf”tan “Aşk”a Yükseliş Kendi Dilimizde ve Bilincimizde “Öteki” Olmak Kişilik Nerede Parçalanıyor? Geçen toplantımızda dilin özgün bir alanı olarak gnostik dillerden biri olan tasavvuf dilinden söz etmiştik. Bildiğiniz bir öykü, okuduğunuz bir klasik üzerinden, yine ona biraz değineceğim. Bu öyküyü, elimden geldiği kadar daraltılmış ve özlü bir hale getirmeye çalıştım. Simgesel dil olarak hikmet dili bu dil; kavram dili gibi değil. Kavram dili, bildiğiniz gibi bir sınırlama, bir [...]

Tasavvufta Ahlâk Sorunu

2023-12-08T13:52:28+03:00Yazar: |Kategoriler: Yazılar|Etiketler: , , , , , , , , , , , , , , |

“Din, fiilen ahlâk içinde yaşamaktır. İlim bir araçtır.” Lütfi Filiz Tasavvuf ve ahlâk söz konusu olduğunda, özgün bir yazım ve kavramlar dizisi de söz konusu olur. Tasavvufun kavramları bir yandan felsefi, diğer yandan şiirsel bir niteliğe bürünmüştür. Bu nedenle, tasavvuf salt felsefe kavramlarıyla açıklanamaz. Bilinç için felsefi kavramlar “gündüz” ve “aydınlık”, mistik kavramlar “gece” ve “karanlık” ise, tasavvuf için kavramlar “alacakaranlık” gibidir; tasavvufun dili kavram ve simgeleri birlikte barındırır. Bir yanı akla dönük, bir yanı ise kalbe dönüktür, çünkü Tasavvufa göre insan, “görünmez bir ruh” ile “görünür bir beden”den oluşmuştur; bu ikisinin arasını cem eden ise “kalb” denen ve [...]

Ekinsel Biçem ve Aydınlanma Sorunu

2020-07-22T02:45:17+03:00Yazar: |Kategoriler: Yazılar|Etiketler: , , , , , , , , , , , , , , , , , |

Ekin, insanın doğa ve toplum ilişkilerindeki üretimlerinin toplamı ve onları kullanma ve nesilden nesile aktarma biçimidir. Ekin, bir toplumun ortak umutlarını, hedeflerini ve geleceğe bakışını da gösterir. Ekinin, insan topluluklarına ortak kimlik kazandırması, toplum oluşturma özelliği, tarihsel süreçte nesilleri birbirine bağlayarak toplumların belleği ve kimlik sürekliliğini sağlaması, toplumların var olabilmesi bağlamında yaşamsal önem taşır. Ekin, insan yaşamına, “ekip biçme” bağlamında, insan topluluklarının toprağı işlemesiyle girmiştir. Bu bir “üretim süreci”dir; doğanın karşısında diğer dirimli varlıklar gibi “edilgin konum”da bulunan insanın kendini aşmasıdır. Kendi yaşamını biçimlendirmeyi eline aldığı bu aşamada, insan, artık kendisini doğa varlığı olma yanında ekinsel varlık olarak üretmeye [...]