Ana Sayfa/Tag: Yunus Emre

Dil ve Dilin Farklı Boyutlarda İncelenmesi – 1. Bölüm

2021-02-01T03:33:50+03:00Yazar: |Kategoriler: Dil ve Dilin Farklı Boyutlarda İncelenmesi, Konuşma Metinleri|Etiketler: , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , |

Dilde İmgesel ve Simgesel Alan Ayrımı Muhyiddin İbnü'l-Arabî'de Dil ve Anlam Bağlamı Dil-Düşünce-Kültür Üçlemesi Evrensel ile Evrenselci Tutumların Arasındaki Fark Pozitif Bilim, Olumlu Bilim Demek Değildir Aydınlanma Kavramı Doğru Anlaşılıyor mu? Akıl Bir Mekanizmadır, Değer Üretmez Süreçsiz Sonuçlar Anlamsızdır Bir Türk Akademisyenden Gelen Eleştiri Dil Emperyalizmiyle Yön Alan Toplumsal Akıl Evrenselcilik ile Değil Evrensel ile Büyümek Doğu Medeniyetini İçermeyen Üniversite! Humanity Gerçekten Evrensel Bir Kavram mıdır? Atatürk Neden "Truva'nın İntikamını Aldık" Demiştir Batılı Üniversitelerin İbn-i Arabî'yi Anlama Çabası Pozitivizmle Gelen Konformizm ve Robot İnsan [...]

“Mantıku’t-Tayr”a Hermeneutik Bir Yaklaşım

2021-02-15T03:10:45+03:00Yazar: |Kategoriler: Konuşma Metinleri|Etiketler: , , , , , , , , , |

Rab Simgeselliği Mantıku't-Tayr diye bir kitap vardır, biliyorsunuz. İlginç tabii, “tayyare”den geliyor. Feridüddin Attar, Mantıku't-Tayr adlı eserinde, seyr-i sülûk olarak tasavvufun sanatsal etkisini simgesel sanat tarzında ifşâ ediyor. Fakat bu simgesellik, romantik simgeselliktir. Hegel'in klasik öncesi simgeselliğini biliyorsunuz; ön simgesellik, sonra simgesel sanat gelir ki bunu sanatın başlangıcı olarak kabul eder, klasik sanatta tam uygunluğa ulaşır ve simgesel sanatla biter. Klasik sanat, sanatın aslında "olup bittiği" bir konumdur. Fakat sonra, klasik sanat romantik sanat tarafından yadsınır ve sanat, yani insan tini, klasik sanatta doymadığı için romantik sanatın tinselliğinin dışavurumlarına geçtiği zaman aslında tam uygunluğu tekrar bozar; yani form ve içerik [...]

Gelin Tanış Olalım

2020-07-04T03:01:56+03:00Yazar: |Kategoriler: Yazılar|Etiketler: , , , , , , , , , |

“Gelin tanış olalım; işi kolay kılalım, Yâd isek bilişelim; sevelim sevişelim, Dünya kimseye kalmaz.” Yunus Emre Anadolu kişisi, Doğu ile Batı arasında bulunduğu ve her iki uygarlığı da yakından tanıdığı için anlama ve anlaşmada etkin rol alabilir. Doğu ve Batı uygarlıklarını en temelde ayıran özellik; Doğu’nun “söz” ve “vicdan”, Batı’nın ise “göz” ve “akıl” uygarlığı oluşlarıdır. Söz uygarlığını Uzakdoğu, Sanskrit uygarlığına kadar yaymak olanaklıdır. Doğu “içe dönük”, “sözel-işitsel” ve “meditatif” bir uygarlıktır; dinlerin ve mistik akımların doğduğu yerdir. Yaşamı, simgeler aracılığıyla kavrar ve bir anlam çoklusu içinde yorumlara yer verir; yaşam “niyete bağlı” bir biçimde gelişir, şiir ve edebiyat [...]

Acil Barış!

2020-07-17T00:16:47+03:00Yazar: |Kategoriler: Yazılar|Etiketler: , , , , , , , , , , |

Ülkemizde son on yıldır en çok sözü edilen kavram “barış” olmuştur. Giderek de gündemin temel belirleyici özeğine (merkeze) oturmaktadır. Toplumun çeşitli kesimleri, bu konudaki duyarlılığını her fırsatta ortaya koymaktadır. Beyinler, akıllar, düşünceler, duygular bir kavramla bu denli uğraşıyor, tartışıyorsa, o zaman ortada bir sorun var demektir. Çünkü kavramlar, yaşam gerçekliğinden insan usuna yansıyarak oluşurlar. Peki, sorun nedir? İnsanlar “barış” kavramının etik, estetik, edebî vb. entelektüel yapısını mı merak ediyorlar; amaçları düşünsel, sanatsal ufuklarını mı genişletmek? Kuşkusuz değil. Ortada bir gerçek var; o da toplumsal barışın giderek bozulması ve onun getireceği kaosun belirsizlik ve güvensizlik ortamı yaratacağı korkusu. İnsanımızı birbirine [...]

Tasavvufta Ahlâk Sorunu

2023-12-08T13:52:28+03:00Yazar: |Kategoriler: Yazılar|Etiketler: , , , , , , , , , , , , , , |

“Din, fiilen ahlâk içinde yaşamaktır. İlim bir araçtır.” Lütfi Filiz Tasavvuf ve ahlâk söz konusu olduğunda, özgün bir yazım ve kavramlar dizisi de söz konusu olur. Tasavvufun kavramları bir yandan felsefi, diğer yandan şiirsel bir niteliğe bürünmüştür. Bu nedenle, tasavvuf salt felsefe kavramlarıyla açıklanamaz. Bilinç için felsefi kavramlar “gündüz” ve “aydınlık”, mistik kavramlar “gece” ve “karanlık” ise, tasavvuf için kavramlar “alacakaranlık” gibidir; tasavvufun dili kavram ve simgeleri birlikte barındırır. Bir yanı akla dönük, bir yanı ise kalbe dönüktür, çünkü Tasavvufa göre insan, “görünmez bir ruh” ile “görünür bir beden”den oluşmuştur; bu ikisinin arasını cem eden ise “kalb” denen ve [...]

İletişim Sorunu

2020-07-22T02:48:26+03:00Yazar: |Kategoriler: Yazılar|Etiketler: , , , , , , , , |

İletişim, bilindiği gibi, iki kaynak arasında iletilerin karşılıklı gidip geldiği bir ilişkidir. Eğer ileti tek yönlü akıyorsa, böyle bir durumda iletişimden söz edilemez. İletişim için geri bildirim gereklidir. Günümüzde iletişim, daha çok teknolojiyi çağrıştıran bir kavram. İletişim deyince, akla radyo, televizyon, gazete, telefon, bilgisayar, internet vb. geliyor. İletişim araçlarının teknolojik boyutu dolayısıyla, bilgi akışı ülkeden ülkeye, ulustan ulusa, bireyden bireye denetlenemez bir biçimde, ülkelerin sınırlarını aştı. İletişim, bildirişimin alt yapısı olmakla birlikte, çoğu zaman bildirişimi de kapsayan bir kavram olarak kullanılmaktadır. Kuşkusuz, iletişim bildirişimin olmazsa olmaz bir koşuludur. Bilgilenme hakkı bir insan hakkıdır, ancak bu hakkın kullanılabilmesi iletişim olanaklarıyla [...]

Kairos ve Khronos

2020-07-05T01:19:22+03:00Yazar: |Kategoriler: Konuşma Metinleri|Etiketler: , , , , , , , , , , , , |

Değerler konusunu farklı bir boyutu ile ele alırken birçok yönden bakıyoruz değerlere; felsefeden bakıyoruz, bilimden bakıyoruz; sanattan, modern dünyadan, çağdaş yaşamdan, geçmişteki toplumların ekinlerinden bakıyoruz. Her anlamda bilgilenmeye ve onları karşılaştırmaya çalışıyoruz, zaman zaman da “Kadim Bilgelik” üzerine vurgu yapıyoruz. Biraz kendi hazinemizin, üzerine oturduğumuz kültürün farkına varalım diye “Anadolu Bilgeliği” deyimini çoğu zaman “Kadim Bilgelik” deyimi yerine kullanıyorum. Anadolu bir kültürler beşiği, uygarlıklar beşiği ve içinde gerçekten çok zengin bir değerler sistemi var; onu keşfedelim, ortaya çıkartalım diye böyle kullanıyorum. Çok vurgu yapınca sanki Anadolu coğrafyasıyla sınırlı oldu, giderek öyle anlaşılmaya başlandı. “Kadim” kavramı eski demek değildir; belli [...]