Ana Sayfa/Tag: Kurân-ı Kerim

Dil ve Dilin Farklı Boyutlarda İncelenmesi – 11. Bölüm

2021-02-12T02:29:15+03:00Yazar: |Kategori: Dil ve Dilin Farklı Boyutlarda İncelenmesi, Konuşma Metinleri|Etiketler: , , , , , , , , , , , , , , |

Aydınlanma Ne Anlama Gelir? Kur’an-ı Kerim’de Aufklärung Ahlâk Ölçüdür Aydınlanma Ne Anlama Gelir?Aufklärung sözcüğünü Türkçeye çevirdiğimizde, “aydınlanma” diye çok sempatik bir karşılama yapmışız ve “Aydınlanma Dönemi”, “Aydınlanma Çağı” diye de bunu adlandırmışız. Aydınlanma ile pek ilgisi olmayan bir şey. Hâlbuki Immanuel Kant'ın bir eserinin adı olarak o döneme damgasını vuran, Almanca aufklärung sözü, aydınlanma demek değildir; bir illumination, illüminasyon ya da fiat lux bildirmez ya da bizim “münevver, nurlanma” dediğimiz anlamı bildirmez. Ne bildirir? Clear, klärung, temizleme, arındırma, süpürme; zihni süpürmek, zihni temizlemek. Nelerden temizlemek? Felsefî dille söylendiği zaman biraz sempatik ama [...]

Gelin Tanış Olalım

2020-07-04T03:01:56+03:00Yazar: |Kategori: Yazılar|Etiketler: , , , , , , , , , |

“Gelin tanış olalım; işi kolay kılalım, Yâd isek bilişelim; sevelim sevişelim, Dünya kimseye kalmaz.” Yunus Emre Anadolu kişisi, Doğu ile Batı arasında bulunduğu ve her iki uygarlığı da yakından tanıdığı için anlama ve anlaşmada etkin rol alabilir. Doğu ve Batı uygarlıklarını en temelde ayıran özellik; Doğu’nun “söz” ve “vicdan”, Batı’nın ise “göz” ve “akıl” uygarlığı oluşlarıdır. Söz uygarlığını Uzakdoğu, Sanskrit uygarlığına kadar yaymak olanaklıdır. Doğu “içe dönük”, “sözel-işitsel” ve “meditatif” bir uygarlıktır; dinlerin ve mistik akımların doğduğu yerdir. Yaşamı, simgeler aracılığıyla kavrar ve bir anlam çoklusu içinde yorumlara yer verir; yaşam “niyete bağlı” bir biçimde gelişir, şiir ve edebiyat [...]

Tasavvufta Ahlâk Sorunu

2023-12-08T13:52:28+03:00Yazar: |Kategori: Yazılar|Etiketler: , , , , , , , , , , , , , , |

“Din, fiilen ahlâk içinde yaşamaktır. İlim bir araçtır.” Lütfi Filiz Tasavvuf ve ahlâk söz konusu olduğunda, özgün bir yazım ve kavramlar dizisi de söz konusu olur. Tasavvufun kavramları bir yandan felsefi, diğer yandan şiirsel bir niteliğe bürünmüştür. Bu nedenle, tasavvuf salt felsefe kavramlarıyla açıklanamaz. Bilinç için felsefi kavramlar “gündüz” ve “aydınlık”, mistik kavramlar “gece” ve “karanlık” ise, tasavvuf için kavramlar “alacakaranlık” gibidir; tasavvufun dili kavram ve simgeleri birlikte barındırır. Bir yanı akla dönük, bir yanı ise kalbe dönüktür, çünkü Tasavvufa göre insan, “görünmez bir ruh” ile “görünür bir beden”den oluşmuştur; bu ikisinin arasını cem eden ise “kalb” denen ve [...]

“Hızır-İlyas” Üzerine Söyleşi

2020-07-05T01:21:26+03:00Yazar: |Kategori: Konuşma Metinleri|Etiketler: , , , , , , , , , |

S: Hızır’ın dinler tarihindeki yerini öğrenmek istedik sizden. MB: Eğer adını Hızır veya Hıdır diye kullanacaksak, önce Hızır kavramının köküne başvurmak, etimolojik olarak bir bakmak lâzım. Hadrâ sözünden türetilmiş Arapça temelli bir söz. Hadrâ ve Hıdır “yeşil” demek; sözcük anlamı yeşil. Ama ilgi çekicidir, dinlerin içinde, özellikle Ortadoğu’daki yani Yahudilik, Hıristiyanlık ve Müslümanlık aşamalarındaki aynı gelenek içindeki dinde –tek bir din gibi bakacak olursak– Hızır’ın çok özel, kavramsal bir yeri vardır. Yeşil, yeşillenme; bize böyle apaçık bir şey söylemiyor, ne demek bu? Bir bağlamı olmalı, bir yere oturtmalıyız. Kurân-ı Kerim’in 18. sûresinde hem İskender-ül Zülkarneyn hem de “Hızır-Musa” ilişkisiyle [...]

“Varlık ve Varoluş” Üzerine Söyleşi

2020-07-02T01:02:54+03:00Yazar: |Kategori: Konuşma Metinleri|Etiketler: , , , , , , , , |

S: Metin Bey, gördüğümüz âlemden, varlıktan bahseder misiniz? MB: Öncelikle gördüğümüz âlemden söz edelim isterseniz. “Gördüğümüz âlem” dendiğinde, duyularımızla tanık olduğumuz bir âlemden söz etmiş oluyoruz; eş deyişle duyumsadığımız âlemden. Bilindiği gibi, çevremizdeki nesnel ortam beş duyumuz aracılığı ile beynimize ulaşır, yani gelen uyarılar duyularımız tarafından biçimlenerek beynimize gelirler. Biz çevremizi görüyor, duyuyor, dokunuyoruz dediğimizde, duyularımızla biçimlenmiş çevreyi görüyor ve duyuyoruz demiş oluruz. Bu durum bizi şaşırtıcı bir gerçekliğe götürür: Doğada renk yoktur, yalnızca nesnelerden yansıyan ışık dalgaları vardır. Bu dalgalar, gözümüzün görme yetisiyle biçimlenerek beynimizde renk olarak algılanırlar. Buna benzer olarak, doğada ses de yoktur, yalnızca ses dalgaları [...]